Doktor ve hemşirelerin deliryum hakkındaki bilgi ve tutumları: Anket çalışması
Gamze Küçükosman1, Merve Ezgi Dinçer1, Ferruh Niyazi Ayoğlu2, Hilal Ayoğlu1,
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi, Anesteziyoloji Ve Reanimasyon Ad, Zonguldak, TürkiyeZonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı Ad, Zonguldak, Türkiye
Amaç: Deliryum, hastanelerde tedavi gören hastaları en çok etkileyen nöropsikiyatrik bozukluktur.1Yoğun bakım (YB) hastalarında sık görülen deliryum tablosu, semptomların tanınmaması, yanlış yorumlanması veya doktor/hemşirelerin deliryuma yeterince dikkat göstermemesi nedeniyle sıklıkla atlanmaktadır. Çalışmamızda üniversite hastanemizdeki doktor/hemşirelerin deliryum hakkındaki bilgi ve tutumlarını belirlemeyi amaçladık. Yöntemler: Çalışma, etik kurul onayı sonrası, doktor/hemşirelerden oluşan 205 katılımcıyla tamamlandı. Veriler, anketlerin elden dağıtılması yoluyla elde edildi. Anket 23 sorudan oluşmaktaydı ve katılımcıların demografik özelliklerini, uzmanlık alanını, meslekteki çalışma süresini ve deliryum hakkındaki bilgi ve tutumlarını içeren bir veya daha fazla seçeneğin işaretlenebileceği soruları içermekteydi. Bulgular: Katılımcıların %67.3’ü kadın, %32.7’si erkek olup yaş ortalaması 32.44±7.29 yıl, meslekteki çalışma süresi ortalaması 104.90±79.45 ay saptandı. Lise mezunu 18 hemşire mevcuttu. Katılımcılardan 106’sının herhangi bir uzmanlık alanının olmadığı, 41’inin cerrahi ve 33’ünün dahili bilimlerde doktor olduğu, 25’inin de hemşirelikte yüksek lisans yaptığı saptandı. Sorulara doğru verilen yanıtlar 100 puan üzerinden değerlendirilip karşılaştırıldığında; “deliryumlu hastada bellek durumu nasıldır?” ve “deliryumlu hastanın bakımında uygun olan/olanları işaretleyiniz” soruları hariç, tümünde doktorların puanlarının hemşirelerden anlamlı biçimde yüksek olduğu saptandı (Tablo 1). Tahmini deliryum insidansı sorulduğunda; dahili bilimlerde yatan hastalarda %18.34±%23.82, kalça cerrahisi uygulananlarda %18.32±%24.44, dahili YB’larda %29.97±%28.99, cerrahi YB’larda %30.39±%29.37, mekanik ventilatördeki hastalarda %34.41±%35.45, dahili YB’dan çıkan hastalarda %24.73±%28.12, demanslılarda %38.55±%36.81 ve ölümcül kanser hastalarında %33.42±%33.81 saptandı. Katılımcılara meslekleri sürelerince tahmini kaç hastasına deliryum tanısı konulduğu ve tedavisinde görev aldığı sorulduğunda; sırasıyla 47.88±144.78 ve 44.12±145.17 saptandı. Katılımcıların deliryum tedavisinde, %25.36’sının Morfin ve %28.92’sinin Midazolam kullandığı, %9.3’ünün deliryum teşhisinde bir değerlendirme ölçeği kullandıkları belirlendi. Tartışma: Pekçok epidemiyolojik çalışma ile yaygınlığı ve önemi gösterilmesine karşın, deliryumun tanısının yeterli oranda konulamadığı bildirilmektedir.2,3 Deliryumdaki hastaların %64-84’ünün fark edilmediği, %33-66’sına ise tanı konulamadığı bildirilmiştir.4,5 Sonuç: Deliryum gelişiminde risk multifaktöriyeldir; nedenleri, tanı yöntemleri ve tedavisi tüm tedavi ekibince iyi bilinmesi gerektiğini, deliryum riski açısından rutin taramalar yapılmasının, önleme ve tedavisinde kullanılabilecek en etkin yolun erken dönemde seçilmesinin önemli olduğu kanaatindeyiz.
|