İlgili bildiri özeti aşağıda dikkatinize sunulmuştur. Bildiri özetini ilgili linkler aracılığı ile yazdırabilir, pdf doküman olarak kaydedebilir yada kabul yazısı alabilirsiniz.

PDF Kaydet Yazdır
Kongre Program

Tark 2019

S-176

Ecmo’lu Yenidoğanda Trakeal Segmental Rezeksiyon Ve Uç Uca Anastomoz Cerrahisi Sırasında Anestezi Yönetimi

Aysun Ankay Yılbaş, Pınar Özdemir Yaşar, Oya Kaybal, Başak Akça, Meral Kanbak,

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Anesteziyoloji Ve Reanimasyon Anabilim Dalı, Ankara

{GİRİŞ} Konjenital trakeal stenoz oldukça nadir, obstrüktif bir lezyondur. Genellikle doğumdan birkaç hafta sonra bulgu verir. Biz de; doğumdan hemen sonra başlayan stridorla karakterize, havayolunu tama yakın kapatan, entübasyonla aşılamayan ileri derece trakeal stenozlu yenidoğanda ekstrakorporeal membran oksijenasyonu (ECMO) eşliğinde trakea rezeksiyonu ve uçuca anastomoz cerrahisindeki anestezi yönetimimizi paylaşmayı amaçladık. {OLGU} Miyadında doğan 2900 gr. ağırlığındaki hastamız, doğum sonrası solunum sıkıntısı ve başarısız entübasyon öyküsüyle nazal CPAP’la hastanemize sevk edildi. Hastanemizde tekrar entübe edilen hastanın subglottik stenozu tespit edildi, hasta 2,0 ETT’le ventile edilemedi. Nazal yüksek-akımlı nemlendirilmiş oksijenle yenidoğan YBÜ’nde takip edilen hastaya C6-7 vertebra düzeyinde 3-4 trakea halkasını kapsayan, 1.3mm çapında darlık nedeniyle acil cerrahi planlandı. Cerrahi sırasında ventilasyonun sağlanabilmesi için ECMO’ya alınması planlanan hastanın, takibinde arteryel kan-gazı (AKG) parametrelerinin bozulması üzerine hasta hızla YBÜ’nde veno-venöz ECMO’ya alındı. Hasta ikinci gününde ECMO eşliğinde ameliyathaneye alındı. Standart monitörizasyon beraberinde invaziv arter, ECMO akımı, AKG ve ACT değerleri monitörize edildi. Anestezi indüksiyonunu takiben trakeal anastomoz sonunda ilerletilmek üzere oral 3,5mm ETT vokal kordlar arasına yerleştirildi, ETT’le ventilasyonun sağlanamadığı görüldü. 7-8mmlik fibrotik segment eksize edildi, hasta kesi seviyesinde steril ETT’le kanüle edilerek ventilasyona başlandı. ECMO’da PaO2/SpO2 istenen seviyenin altında olduğundan hastanın oksijenasyonu ventilasyonla desteklendi. Posterior anastomozlar tamamlanınca oral ETT baş fleksiyondayken C-MAC pediatrik D-blade yardımıyla ilerletilerek anastomoz hattının distalinde tespit edildi (Resim 1). Hasta ETT’le ventile edilirken ECMO ihtiyacının azalması üzerine akım tedricen düşüldü. Cerrahi bitiminde hasta, ECMO eşliğinde ventile edilerek YBÜ’ne transfer edildi, ertesi gün ECMO’dan sorunsuz ayrıldı. {SONUÇ} Konjenital trakeal stenoz cerrahilerinin çoğunda konvansiyonel ventilasyon, apneik periyotlarla birlikte cerrahinin yapılabilmesi için yeterlidir. Bizim hastamızdaki gibi; havayolunun totale yakın kapandığı olgularda ECMO, perioperatif pulmoner fonksiyonları destekleyen ve postoperatif dönemde yeni rekonstrükte edilen havayolunun iyleşmesine olanak sağlayan güvenli bir yöntemdir. Sonuç olarak; ECMO kompleks trakeal rekonstrüksiyonlarda mükemmel bir cerrahi çalışma ortamı sağlamakta ve yeni rekonstrükte olmuş havayoluna travmayı azaltarak yara iyileşmesini kolaylaştırmaktadır.