AKCİĞER TRANSPLANTASYON CERRAHİSİ GEÇİREN BİR HASTADA NON TRANSPLANT CERRAHİ ANESTEZİ YÖNETİMİ
Eda Uysal Aydın, Handan Güleç, Yasemin Akçaalan, Ezgi Erkılıç
Akciğer transplantasyonu (LTx), obstrüktif, restriktif ve pulmoner vasküler hastalıkların neden olduğu son dönem solunum yetmezliği için kabul edilen bir tedavi yöntemidir. Son yıllarda yaşam beklentisinin artması nedeniyle, organ nakli olan hastalar giderek artan oranla diğer cerrahi hastalıklar için ameliyathaneye geri dönmeye başladılar. Alıcının hastalığının sıklıkla ilerleyebilen yapısı, kullanılan immünosupresan ilaçlar, kardiyovasküler morbidite, beslenme durumu ve sistemik organ tutulumu gibi ek perioperatif riskler olarak ortaya çıkabilir. Biz de bu vaka eşliğinde akciğer nakli geçirmiş olan bir hastanın non transplant cerrahi uygulaması için perioperatif değerlendirmeyi gözden geçirmek istedik.
55 yaşında 2016 yılında Akciğer transplantasyonu geçirmiş olan erkek hasta fonksiyonel endoskopik sinüs cerrahisi geçirmek üzere değerlendirildi. Streoid, antimikotik ilaçları devamlı olarak kullanmaktaydı. Yandaş başka sistemik bir hastalığı yoktu. Preoperatif değerlendirmede Göğüs hastalıkları, göğüs cerrahisi ve kardiyoloji önerileri alındı. Operasyon odasına alındıktan sonra rutin ASA monitorizasyonu uygulandı. Anestezi indüksiyonunda lidokain, propofol ve rocuronyum kullanıldı. Anestezi idamesinde propofol ve remifentanilden oluşan total intravenöz anestezi tekniği oksijen-hava karışımı ile beraber tercih edildi. Vitalleri stabil olarak devam eden hasta suggamadeksle sorunsuz olarak uyandırıldı. Önce derlenme ünitesinde takip edilen hasta sonrasında servisine sorunsuz olarak gönderildi.
Preoperatif değerlendirme bu hasta grubu için diğer hasta gruplarından farklı değildir. Daha öncede geçirilmiş akciğer cerrahisi itibari ile hava yolu enstrumantasyonu zor olabilir. Aynı zamanda pulmoner aspirasyon riskide beklenmelidir. Hastaların aldığı ilaçlar ameliyat gününe kadar mutlaka devam ettirilmeli ve en kısa sürede yeniden başlanmalıdır. Enfeksiyon riski neden ile mümkün olan en az invaziv girişim tercih edilmelidir. Greftte lenfatik drenajın yetersizliği, perioperatif pulmoner interstisyel sıvı yüklenmesine yatkın hale getirebilir. Postoperatif dönemde solunum yetmezliği gelişebileceği öngörülmelidir.
Bu hasta grubunda birçok elektif ameliyatın sonuçları olumlu olsada, genel popülasyondan daha fazla kardiyovasküler morbidite olduğu ve özellikle acil prosedürlerde artan komplikasyonlar ile kısa vadeli mortalite ile ilişkili olabiliceği unutulmamalıdır.
|