İlgili bildiri özeti aşağıda dikkatinize sunulmuştur. Bildiri özetini ilgili linkler aracılığı ile yazdırabilir, pdf doküman olarak kaydedebilir yada kabul yazısı alabilirsiniz.

PDF Kaydet Yazdır
Kongre Program

Tark 2020

YD-005

Gebe ratlarda gebelik esnasında tekrarlaya dozlarda parasetamol uygulamasının doğacak ratların akciğer, böbrek ve karaciğer dokuları üzerine etkileri

Naciye Türk Özterlemez, Nurten İnan, Mustafa Arslan, Özlem Gülbahar, Hasan Dağlı, Leyla Memiş, Aysu Sadioğlu



Amaç: Embriyolojik ve fetal gelişim dönemlerinde anne tarafından kullanılan ilaçların plasenta aracılığıyla fetüse geçtiği ve fetüste istenmeyen etkiler doğurabildiği bilinmektedir. İlacın plasental geçişi fetal disfonksiyonlara, fizyolojik veya biyokimyasal hasarlara neden olabilir. Reçetesiz ilaç kullanımı gebelik döneminde oldukça yaygındır ve parasetamol gebelikte en sık kullanılan reçetesiz ilaçtır. ABD’de gebe kadınların %65-70’i, Batı Avrupa’da %50 si ve Güney Avrupa’da ise %60’ı gebelikleri esnasında parasetamol kullanmaktadır(1,2). Parasetamol ve metabolitleri plasental bariyeri geçebilmektedir. Yapılan son çalışmalar; yenidoğan erkek infertilitesi, astım, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gibi birçok yan etkiyi gebelikte kullanılan parasetamolle ilişkilendirmiştir. Gebeliğin farklı dönemlerinde kronik parasetamol kullanımının fetüs üzerine etkileri olup olmadığını bu çalışma ile değerlendirdik

Gereç ve Yöntem: Etik Kurul onayı alındıktan sonra,18 adet dişi rat vajinal smear sitolojisi kullanılarak ovulasyon döneminde erkek ratlar ile bir araya konuldu ve ertesi sabah vajinal plak yöntemi ile gebeliğin ilk günü tayini yapıldı. Sonrasında 3 eşit gruba ayrıldı: Grup K, Grup 1 ve Grup 2. Grup K’ya gebelik boyunca herhangi bir işlem yapılmadı. Grup 1’e 500 mg/kg parasetamol oral yoldan ilk trimester boyunca (gebeliğin 1-7. günü) uygulandı. Grup 2’ye 500 mg/kg parasetamol oral yoldan gebeliğin son trimesteri (gebeliğin 15-21. günü) boyunca uygulandı. Gebelik sonrası 5. günde her bir anneden 3 erkek 3 dişi yavru grup homojenizasyonu sağlamak için alındı. Tüm ratlara intraperitoneal ketamin (100 mg/kg) uygulanarak abdominal aortadan kan alınarak ötenazi uygulandı. Histopatolojik ve biyokimyasal inceleme için karaciğer, böbrek ve akciğer dokuları çıkarıldı.

 

Bulgular:Işık mikroskopisinde; akciğer dokusu konjesyon, eritrosit varlığı gruplar arasında anlamlı olarak farklı bulunmuştur (p<0,0001,p<0,0001,sırasıyla),(Tablo1,). Karaciğer dokusunda ise inflamasyon, vakuoler dejenerasyon ve sinüzoidal dilatasyon gruplar arasında anlamlı olarak farklı bulunmuştur (p<0,0001,p<0,0001, p<0,0001,sırasıyla),(Tablo1, Şekil1-5). Karaciğer dokusu süperoksid dismutaz, malondialdehid ve glutatyon peroksidaz gruplar arasında anlamlı olarak farklı bulunmuştur (p<0,0001,p=0.031,p=0.002,sırasıyla),(Tablo2).

Sonuç: Yapmış olduğumuz çalışmayı mevcut literatür ışığında değerlendirildiğimizde gebelikte farklı trimesterlerde subakut dozda kronik kullanılan parasetamolün yenidoğan ratların akciğer, karaciğer ve böbrek dokularında hasara neden olduğunu tespit ettik. Gebelik boyunca farklı zamanlarda uygulanan parasetamolün çeşitli dokular üzerine etkisinin detaylı olarak çalışılması gerektiğini düşünmekteyiz.