İlgili bildiri özeti aşağıda dikkatinize sunulmuştur. Bildiri özetini ilgili linkler aracılığı ile yazdırabilir, pdf doküman olarak kaydedebilir yada kabul yazısı alabilirsiniz.

PDF Kaydet Yazdır
Kongre Program

Tark 2020

YK-004

Farklı Ameliyat Pozisyonlarının Endotrakeal Tüp Kaf Basıncına Etkisi: Prospektif Çalışma

Eda Tok, Nursen Karaca, Özge Karakoç, Işık Alper



Giriş/ Amaç: Genel anestezi yönetiminde endotrakeal entübasyon sıklıkla uygulanan bir yöntemdir. Entübasyon tüpünün trakea içinde yer alan kısmında hava kaçağını engellemek, ağız içi sekresyonların ve mide içeriğinin akciğerlere aspirasyonunu önlemek amacıyla bir kaf bulunur (1). Kafın az şişirilmesi yetersiz ventilasyona ve aspirasyona sebep olabilirken, aşırı miktarda şişirilmesi postoperatif farengeal rahatsızlıklardan, trakeal rüptüre kadar değişen spektrumda komplikasyonlara sebep olabilir (2, 3). Çalışmamızda ürolojik ameliyatlardaki farklı hasta pozisyonlarının endotrakeal tüp kaf basıncına etkisinin olup olmadığını prospektif, gözlemsel olarak değerlendirmeyi amaçladık.

Gereç ve Yöntem: Hastane etik kurul onayı ve hasta yazılı onamı alındıktan sonra, supin, pron, lateral flank ya da litotomi pozisyonlarından birinde elektif ürolojik cerrahi planlanan, 18-75 yaş arası, ASA skoru I-II olan 200 hasta prospektif olarak çalışmamıza dahil edildi. Hastalar her grupta 50 hasta olmak üzere; supin, lateral flank, pron, litotomi olmak üzere 4 gruba ayrıldı. Operasyon için gerekli pozisyon verilmeden önce (T1), pozisyon verildikten sonra (T2), pozisyonun 5. (T3), 10. (T4), 15. (T5) dakikalarında, cerrahi işlem sonunda (T6) ve ekstübasyon öncesi (T7) kaf basıncı değerleri kaydedildi. Hastalar postoperatif 2. ve 12. saatlerde boğaz ağrısı, ses kısıklığı ve öksürük yönünden sorgulandı.

Bulgular: Litotomi, lateral flank ve pron grubundaki hastaların pozisyon verildikten sonraki kaf basıncında istatistiksel olarak anlamlı artış saptanmıştır (p<0,001). En fazla artışın pron grubundaki hastalarda olduğu görülmüştür. Daha sonraki izlem zamanlarında tüm gruplarda kaf basıncının zamanla azalma trendinde olduğu gözlenmiştir. Postoperatif boğaz ağrısı, öksürük ve ses kısıklığı görülme insidansı açısından gruplar arasında anlamlı fark saptanmamıştır (p>0,100). Ancak postoperatif 2.saatte boğaz ağrısı ya da öksürüğü olan hastaların, olmayan hastalara göre pozisyon sonrası kaf basıncı değerleri istatistiksel olarak anlamlı yüksek bulunmuştur (p< 0.05).

Tartışma/ Sonuç: Kaf basıncının değişen hasta pozisyonlarına bağlı dinamik bir seyir izlemesi ve yüksek kaf basıncı değerlerinin postoperatif solunumsal komplikasyon görülme sıklığını artırması nedeniyle; kaf basıncı monitörizasyonunun hasta güvenliği için gerekli olduğunu ve rutin monitörizasyona dahil edilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.