İlgili bildiri özeti aşağıda dikkatinize sunulmuştur. Bildiri özetini ilgili linkler aracılığı ile yazdırabilir, pdf doküman olarak kaydedebilir yada kabul yazısı alabilirsiniz.

PDF Kaydet Yazdır
Kongre Program

Tark 2022

S-128

Nazal Ensefalosel Onarımında Havayolu Yönetimi

Doç.Dr.Başak Akça, Dr. Şeyda Kurt, Dr. Özge Özen

Hacettepe Üniversitesi, Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı


Giriş:
Ensefalosel; intrakraniyal ventriküler yapıların ya da subaraknoid boşluktan serbest bağlantılı meninksle örtülü beyin dokusunun dışarı doğru protrüzyonudur (1). Nadiren nazal bölgede görülürler; %60 burun sırtında (sinsipital), %30 içeride burun çatısının üzerinde, %10 oranda kombine şekilde görülürler.(2)

Olgu:
Sağlıklı ebeveynlerden 36 haftalıkken C/S yoluyla 2450 gram doğan erkek hasta; 2 aylık ve 4000 gram ağırlığındayken nazal ensefalosel onarımı operasyonu için ameliyathanemize kabul edildi. Preoperatif değerlendirmesinde muayenede nazal bölgesinde 38*31*20 mm büyüklüğünde yumuşak kıvamda kitle tespit edildi. Mallampati skoru değerlendirilemeyen hastanın her yöne baş-boyun hareketleri doğaldı. Fenotipik özelliklerinden dolayı zor havayolu olarak değerlendirilen hastaya ileri havayolu müdahalesi hazırlığı yapılarak hasta ameliyat odasına alındı. Standart Amerikan Anestezi Derneği monitörizasyonuna uygun olarak monitörize edildi. Anestezi indüksiyonuna başlamadan sugammadex odada hazır bulunduruldu. Zor maske ventilasyonu düşünülen hastada lezyonunun altından başlayıp her iki nazal nazal orifisi ve ağzı kapsayacak şekilde maskelenmesi mümkün oldu. Hastaya standart anestezi indüksiyonu yapıldı. Kas gevşekliğinin sağlandığından emin olunduktan sonra hasta MAC 1 blade ile direkt laringoskopla tek seferde entübe edildi. Endotrakeal tüpün yeri doğrulandıktan anestezi idamesi sağlandı. Operasyon bitirildiğinde entübe olarak pediatrik yoğun bakım servisine devredildi.

Tartışma ve Sonuç:
Nazal ensefalosel nedeniyle opere edilecek hastalarda havayolu özellikle görüntüleme yöntemlerinden yararlanılarak detaylıca değerlendirilmelidir. Ayrıca hastalar taşıyabileceği ek hastalıklar açısından da sorgulanmalıdır. Bizim olgumuzda kliniğimizin deneyimli anestezistleri tarafından manyetik rezonans ve bilgisayarlı tomografi görüntülemeleriyle hastamızın havayolu pasajı değerlendirilmiş olup, hastanın maskelenmesi ve entübasyonunun ne şekilde yapılacağına dair planlama operasyon öncesinde tartışılmıştır. Görüntülemelerde nazal pasajının intakt olduğu tespit edilmiştir. Kitlesinin konumundan ve büyüklüğünden dolayı fenotipik olarak zor maske ventilasyonu düşündüren hastamız sorunsuz şekilde ileri havayolu yöntemleri kullanılmadan entübe edilebilmiştir. Odada videolaringoskopi cihazı hazırda bulundurulurken kontrendike olduğu için fiberoptik entübasyon hazırlığı yapılmamıştır. Bizim vakamızdaki gibi kafa tabanında açıklığı bulunan hastalarda travmatik entübasyon ihtimali yüksekliğinden dolayı fiberoptik entübasyon kontrendikedir. (3) Sonuç olarak hastanın fenotipi beraberinde ayrıntılı radyolojik incelemelerinin de havayolu değerlendirmesi sırasında göz önünde bulundurulması gerektiği kanaatindeyiz.