İlgili bildiri özeti aşağıda dikkatinize sunulmuştur. Bildiri özetini ilgili linkler aracılığı ile yazdırabilir, pdf doküman olarak kaydedebilir yada kabul yazısı alabilirsiniz.

PDF Kaydet Yazdır
Kongre Program

Tark 2022

P-105

ÇİFT LÜMENLİ TÜP İLE BRONŞ YARALANMASI: OLGU SUNUMU

Selvinaz Yüksel Tanrıverdi, Barış Demirci, Mert Yetgin, İlknur Hatice Akbudak, Ümit Aydoğmuş, Erkan Tomatır

Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı


Giriş:
Çift lümenli tüple endobronşiyal entübasyonun nadir, ama yaşamı tehdit eden komplikasyonu bronşiyal yaralanma olup, sıklığı %0.05-0.19 arasında bildirilmiştir (1). Sol çift lümenli tüp ile bronşiyal yaralanma görülen bir hasta sunuyoruz.

Olgu:
Akciğer kitlesi tanısı ile ameliyat planlanan ASA III, 85 yaşında, hipertansiyon ve diyabetes mellitusu olan, 162 cm, 78 kg kadın hastaya anestezi indüksiyonunun ardından 37-Fr sol çift lümenli tüp direk laringoskopi ile yerleştirildi, bronşiyal kaf 2-3 ml hava ile şişirildi ve fiberoptik bronkoskop ile doğrulandı. Ameliyat boyunca herşey olağan sınırlarda seyretti. Ameliyat bitiminde ekstübasyonun ardından dakikalar içinde baş, boyun, göğüs ve batın bölgesinde subkutan amfizem gelişti. Ciddi solunum sıkıntısı da oluşan hasta entübe edilerek yoğun bakıma alındı. Akciğer grafisinde sağ akciğerde pnömotoraks, diffüz subkutanöz ve mediastinal amfizem görüldü. İvedilikle sağ tüp torakostomi uygulandı ve sağ akciğer ekspanse oldu. Klinik durum yeterince iyileşmeyince ertesi gün trakeobronkoskopi yapıldı, sol ana bronş girişinde 2 cm uzunluğunda laserasyon görüldü (Resim) ve onarım için ameliyata alındı. Ameliyat bitiminde yoğun bakıma yatırılan hastanın izleminde ateş ve prokalsitonin yüksekliği saptandı, mediastinit ön tanısıyla antibiyoterapiye başlandı. Postoperatif 1.günde akut böbrek yetmezliği nedeniyle hemodiyaliz uygulandı, 4.günde karaciğer fonksiyon testlerinin de yükselmesiyle “çoklu organ yetmezliği” düşünüldü ve 7. günde exitus oldu.

Tartışma ve Sonuç:
Endobronşiyal tüp kafı laserasyonu örter ve havanın mediastene sızmasını önlerse, belirtilerin ortaya çıkması gecikebilir (2); hastamızda da benzer bir durumla karşılaşılmıştır. Trakeobronşiyal yaralanmanın bildirildiği kadar nadir olmayabileceği, tanının geciktiği ve cerrahi onarımın gerekli olduğu kritik olgularda mortalitenin %70’e kadar yükselebileceği bildirilmiştir (1). Gerek komplikasyonun oluşmasında gerekse tedaviye yanıt alınamamasında hastanın ileri yaşı ile hipertansiyon ve diyabet gibi yandaş hastalıklarının önemli payı olduğunu düşünüyoruz. Önleyici yaklaşıma ilişkin güncel öneriler; uygun tüp boyutu seçiminde görüntüleme yöntemlerinden yararlanılması (3), bronşiyal kafın kaçağı önleyecek en düşük hacimle şişirilmesi için basınç testi (4) ya da kapnograf kullanımı (5), kafın olabildiğince sönük tutulması ve yalnızca gerekli olduğu dönemle sınırlı olarak şişirilmesidir (6).