PEDİYATRİK KALP CERRAHİSİ SONRASI AKUT BÖBREK YETMEZLİĞİNİN TEDAVİSİNDE PERİTON DİYALİZİ
A.AE
1, BŞ.SK
2, F.FG
3, H.HD
4, R.RY
5, T.TK
6
ATAKAN ERKILINÇ KARTAL KOŞUYOLU Y.İ.E.A.H 1 BANU ŞEBNEM SARAÇ KALAYCIOĞLU KARTAL KOŞUYOLU Y.İ.E.A.H 2 FÜSUN GÜZELMERİÇ KARTAL KOŞUYOLU Y.İ.E.A.H 3 HAMİDE DOĞAN KARTAL KOŞUYOLU Y.İ.E.A.H 4 REZZAN YALTIRIK KARTAL KOŞUYOLU Y.İ.E.A.H 5 TUNCER KOÇAK KARTAL KOŞUYOLU Y.İ.E.A.H 6
Periton diyalizi (PD) pediyatrik ABY’nin tedavisinde halen ilk tercih olmaya devam etmektedir. Ancak PD’nin pediyatrik kalp cerrahisi sonrası uygulamalarında, optimal uygulama zamanlaması, etkisi, komplikasyonları, prognozları ve öngörülen risk faktörleri yönünden hala tartışmalar sürmektedir (8,9).
Bu çalışmada, konjenital kalp cerrahisi sonrası ABY gelişmiş pediyatrik hastalarda PD gereksinim sıklığını ve PD sonrası yaşayan ve yaşamayan vakaların klinik ve labaratuar değişkenlerin farkının gözlemi ile predispozan faktörleri incelemeyi ve optimal PD başlangıç zamanını tayin etmeyi amaçladık.
Bu çalışma hastanemizde Ocak 2009 ile Aralık 2009 tarihleri arasında konjenital kalp cerrahisi nedeniyle opere edilen 196 hastanın YBÜ’si kayıtlarının retrospektif değerlendirilmesi ile yapıldı. Postoperatif dönemde akut böbrek yetmezliği gelişmiş ve konservatif tedaviye yanıt alınamaması ile periton diyalizi uygulanmış 22 hasta; yaşayanlar (10) ve kaybedilenler (12) olarak, 2 gruba ayrıldı.
Tüm olguların preoperatif, peroperatif ve postoperatif değişkenleri belirlenip kaydedildi. PD ihtiyacı olan hastalarda ek olarak, PD endikasyonu- süresi, operasyon ile ABY gelişimi arasındaki süre, operasyon ile PD arasındaki süre, ABY ile PD arasındaki süre, PD komplikasyonları, operasyon sonrası 1. saat, 1.gün ve PD öncesi, 24. saat, 48. saat, 72. saat ve PD sonlanana kadar her 24 saatte bir, arteriyal kan gazları ile; PH, PO2, PCO2, SO2, HCO3, baz açığı, laktat, Na+, K+, glukoz , kan üre ve Cr değerleri kaydedildi.
PD uygulanan ve uygulanmayan hastalar arasında vücut ağırlığı (p=0,004), total bypass süresi (p=0,002), kros klemp süresi (p=0,002), total sirkulatuar arrest uygulaması (p=0,001), preoeratif pulmoner hipertansiyon (p=0,003) ve preoperatif pulmoner hipertansif kriz (p= 0,001) açısından istatistiksel anlamlı fark tespit edildi.
Çalışmamızda yaşayan ve kaybedilen iki grup arasında PD ile BE, laktat ve kan kreatinin düzeylerinin değişiminde önemli farklılıklar gözlenmiştir. PD öncesi her iki grup arasında farklılık gözlenmezken PD’nin 2. ve 3 günü yaşayan grupta BE, kan laktat ve kreatinin düzeyleri anlamlı olarak azalmıştır (p<0.05). Kaybedilen hasta grubunda pH, BE, kan laktat düzeyi yaşayan gruptan anlamlı olarak farklı bulunmuştur (p<0.05). Çalışmamızda yaşayan hastalarla kaybedilen hastalar arasında periton diyalizi başlama zamanı arasında anlamlı farklılık gözlenmiştir. Yaşayan hastalarda PD uygulaması operasyondan ortalama 16 saat sonra başlamışken, kaybedilen hastalarda ortalama 32 saat sonra başlatılmıştır (p=0,03)
Çalışmamızın sonucunda postoperatif renal disfonksiyon gelişiminde, düşük vücut ağırlığı, total bypass süresi ile kros klemp süresinin uzun olması, total sirkülatuvar arrest uygulaması, preoperatif ciddi pulmoner hipertansiyon ve pulmoner hipertansif kriz varlığının periton diyalizi uygulamasına yol açabilecek risk faktörleri olduğunu düşünmekteyiz. Periton diyalizi uygulaması sırasında ise pH, BE, kan laktat düzeyi değişimleri mortalite konusunda bilgi vermektedir. Dirençli asidoz ve yüksek laktat düzeyleri yüksek mortalite ile ilişkili gibi gözükmektedir. Yaşayan grupta PD uygulaması kaybedilen hasta grubundan daha önce başlanmıştır. Bu da erken uygulamanın daha yararlı olabileceğini düşünmemize yol açmıştır.
|