İlgili bildiri özeti aşağıda dikkatinize sunulmuştur. Bildiri özetini ilgili linkler aracılığı ile yazdırabilir, pdf doküman olarak kaydedebilir yada kabul yazısı alabilirsiniz.

PDF Kaydet Yazdır
Kongre Program

Tark 2024

P-091

DİK (Dissemine İntravasküler Koagülasyon) ile Seyreden Postpartum Leishmania Sepsisi: Olgu Sunumu

Nuray TURKUT, Evin ERGÜN, Esra ADIYEKE

SBÜ Sancaktepe Şehit Prof.Dr.İ.Varank EAH


Giriş:
Leishmaniazis, Phlebotomus/Lutzomyia kum sineği ısırığıyla edinilen parazitlerle enfeksiyondan kaynaklanan kutanöz, VL(Visseral,Kala-Azar) ve mukokütanöz(Şark Çıbanı) formları olan klinik sendromları ifade eder(1). Ülkemiz kütanöz ve VL için endemiktir(2). VL’de ateş, halsizlik, pansitopeni ve KCFT(Karaciğer Fonksiyon Testi) yüksekliği ile hiperbilirubinemi, splenomegali görülebilir(1). Postpartum sepsis tablosunda başvuran, VL tanısı alan, LAMB(Liposomal Amfoterisin B) ile başarılı tedavi edilen olgumuzu tanı/tedavi seçeneklerinin irdelenmesi amacıyla sunmak istedik.

Olgu:
Özgeçmişinde özelliği olmayan, yabancı uyruklu 26yaş kadın hasta, 1hafta önce dış merkezde normal vajinal yolla komplikasyonsuz doğum yapmış. 5 gündür süren bulantı, kusma, ishal ve ateş şikayetiyle acil servise başvuruyor. Hastanın acil servisteki tansiyon arteryali 115/70mmHg, nabız 140/dk, satürasyonu 97. Şuuru açık, oryante-koopere, nörolojik muayenesi ve solunum sesleri doğal, batını rahat değerlendirilen hastanın, ekstremitelerinde yaygın purpura ve ekimozlar görülüyor. Tetkiklerinde pansitopenik, KCFT, bilirubin, D-dimer, AFR(Akut Faz Reaktanları) yüksek, koagülasyon testleri uzamış ve fibrinojen düşük olan hasta, sepsis ön tanısıyla yoğun bakım ünitesine interne ediliyor. Tüm kültürleri alınarak ampirik antibiyoterapi başlanan hasta postpartum akut batın patolojileri ve sepsis odağı açısından radyolojik görüntülemelerle ilgili branşlara danışıldı. Batın ultrasonografisinde akalkülöz kolesistit?, vajinal ultrasonografisinde postpartum vasıf, batın tomografisinde yaygın serbest mayi dışında özellik görülmedi. Vazopressör destek başlanıp, kan/kan ürünü replasmanı yapıldı. DIC skoru 7 olan hasta, periferik yayma ile hematolojiye danışıldı. Periferik dolaşım bozukluğuyla ilgili kardiyovasküler cerrahiye danışılan hastaya heparin infüzyon başlandı. Mikroanjiopatik hemolitik anemiler(TTP, HÜS, HELLP), antifosfolipid antikor ve Still Sendromu, preeklampsi/eklampsi, vaskülitler, Kırım Kongo, meningokok, leishmania, tüberkülozis açısından gerekli tetkikleri gönderilip konseyde değerlendirilen hastanın antibiyoterapisi genişletilildi. Hastanın PLASMIC skoru düşük olsa da plazmaferez yapıldı. Yatışının 3.gününde solunumunun kötüleşmesi üzerine entübe edilen hasta, AFR yanıtı, pansitopenisinin ve solunumsal parametrelerinin düzelmesiyle 7.günde ekstübe edildi. Leishmania serolojisi pozitif gelmesi üzerine LAMB başlanıp, 9.günde servise taburcu edildi.

Tartışma ve Sonuç:
Septik şokta erken dönemde hastada etken bulunamasa dahi semptomatik tedaviyi düzenlemek, ayırıcı tanıyı yapmak ve numuneleri çalışmak önem arz etmektedir. LAMB tedavisinin başlanmasıyla hasta tekrarlayan enfektif ataklardan korunmuştur.