İlgili bildiri özeti aşağıda dikkatinize sunulmuştur. Bildiri özetini ilgili linkler aracılığı ile yazdırabilir, pdf doküman olarak kaydedebilir yada kabul yazısı alabilirsiniz.

PDF Kaydet Yazdır
Kongre Program

Tark 2024

S-010

Yarı oturur pozisyonda intrakraniyal kitle operasyonu geçiren olgularda anestezi yönetiminin değerlendirilmesi

Ozan Ali Taşdemir, Pınar Özdemir Yaşar, Merve Naz Yıldız Çanakçı, Başak Akça

Hacettepe Üniversitesi Hastanesi


Giriş:
Yarı oturur pozisyon olarak da bilinen semi-fowler pozisyonu, cerrahi sırasında hastanın başının 45 ila 60 derece yükseltildiği bir yatak pozisyonudur. Yarı oturur pozisyon daha az kanama, daha kısa cerrahi süresi gibi avantajlarının yanında; venöz hava embolisi, hipotansiyon, paradoksal hava embolisi gibi komplikasyonlarla da ilişkilendirilmiştir. Amacımız; merkezimizdeki yarı oturur pozisyondaki kraniyotomi vakalarına ait demografik verilerin, postoperatif hastanede kalış süresine etki eden faktörlerin ve oturur pozisyonla ilişkilendirilmiş venöz hava embolisi ve diğer komplikasyonların kapsamlı bir incelemesini oluşturmak ve sonuçlarımızı literatürdeki diğer çalışmalarla karşılaştırmaktır.

Gereç ve Yöntem:
Çalışmamızda, yarı oturur pozisyonda yapılan, yetmiş dört intrakraniyal kitle vakasını retrospektif olarak; yaş, ASA sınıfı, lezyon türü, yoğun bakım ve hastanede kalış, patent foramen ovale (PFO) varlığı, sıvı replasmanları, End-tidal karbondioksit (EtCO2) ve parsiyel karbondioksit basıncı (pCO2) değişimleri, venöz hava embolisi (VHE) ve diğer perioperatif komplikasyonlar açısından taradık. Gerekli izinler alındıktan sonra veriler; hasta kabul notlarından, anestezi raporlarından ve hastane sistemindeki kayıtlardan elde edilmiştir.

Bulgular:
Literatürdeki benzer çalışmalarla karşılaştırıldığında; ASA skorunun hastanede kalma süresine etkisi, ASA skorunun yoğun bakımda kalma süresine etkisi, ASA skorunun VHE insidansı için bir risk faktörü olmayışı, PFO varlığının paradoksal hava embolisi ile ilişkilendirilememesi, uzamış cerrahinin gecikmiş taburculukla ilişkili oluşu, hipotansiyon sıklığı, yapılan sıvı replasmanları ile ilgili veriler diğer çalışmalarla korele izlenmiştir. VHE sıklığı benzer çalışmalardan düşük bulunmuştur fakat VHE hastalarının klinik tablosu benzer çalışmalara göre daha ciddidir.

Tartışma ve Sonuç:
VHE sıklığının düşük olmasının ve tanımlanan VHE hastalarının klinik tablosunun diğer çalışmalara göre daha ciddi olmasının nedeninin VHE monitörizasyonunda EtCO2 kullanılması sebebiyle tanı alamayan vakalarla ilişkili olabileceği düşünülmüştür. Çalışmamızın sonuçları kliniğimizde komplikasyon gelişmeyen hastaların hızla taburcu edildiğini göstermekle birlikte; VHE gelişen hastaların yoğun bakımda takip edilme ihtiyacının benzer çalışmalardan yüksek olduğunu göstermektedir. Bu da monitörizasyon ve tanıda daha hassas metotların kullanılmasına olan ihtiyacı göz önüne sermektedir.