Septorinoplasti Operasyonu Planlanan Hastada Anestezi İndüksiyonu Sonrası Gelişen Aspirasyon ve Atelektazi Komplikasyonlarının Anestezi Yönetimi
Pelin IŞIK, Safiyenur ÇİLOĞLU, Ali DEMİRTAŞ, Fatma ERTUĞRUL, Hanife KABUKÇU
Akdeniz Üniversitesi
Giriş: İntraoperatif pulmoner aspirasyonlar, nadir görülen olaylar olmasına rağmen, önemli morbidite ve mortalite ile ilişkili komplikasyonlardandır.Olguda, septorinoplasti planlanan hastanın anestezi indüksiyonu sonrası aspirasyon ve buna bağlı olarak gelişen atelektazi komplikasyonlarında anestezi yönetimi sunuldu.
Olgu: 19 yaşında kadın, ASA I, hasta preoperatif açlık süresi, ek hastalık, alerji, sigara kullanımı yönlerinden tekrar sorgulanmış ve midazolam yapıldıktan sonra operasyon odasına alınmıştır. Vital bulguları, kan basıncı: 122/67mm-Hg, nabız:84 atım/dk, SpO2: %99. İndüksiyon öncesi hasta, %80 FiO2 değeri ile preoksijenize edildi. Aritmal, tiyopental, fentanil, rokuronyum ile anestezi indüksiyonu gerçekleştirildi. İndüksiyonu takiben hasta aktif ventilasyona geçilmeden refleks olarak öğürdü seröz vasıfta sekresyon, ağız içine regürjite oldu. Hastanın ağız içi aspire edildi ve hızlı bir şekilde beklenmeden videolaringoskop ile ilk denemede entübasyon gerçekleştirildi. Entübasyon sırasında vokal kord seviyesinde aspirasyon içeriğine rastlanmadı. Entübasyon sonrasında, FiO2 değeri %100 ile SpO2 değeri %88 olarak görüldü. Oskültasyon sırasında sağ akciğerde spazmotik sesler duyuldu. Bu durum aspirasyon olasılığını aklımıza getirdi. Aspirasyon ihtimali düşünülerek, ETT içi aspirasyon sonucunda seröz sekretuar geleni oldu. İntraoperatif çekilen akciğer grafisinde, sağ akciğerin apeksi ve bazal bölgesinde aspirasyon ile uyumlu infiltrasyonlar dikkati çekti (Resim 1). Bu bölgelerde havalanmanın yetersiz olduğu ve aspirasyona bağlı atelektazi geliştiği sonucuna varıldı. Fiberoptik bronkoskop ile sağ akciğer üst lob, 3 kez aralıklı olarak aspire edildi. Prednol, teobag, magnezyum sülfat, sefazolin, pantoprazol, ısolyte-s uygulandı. Bu müdahaleler sonucunda, FiO2 değeri %90’a düşürüldü. SpO2 %92’ye yükseldi. Hasta entübe ve sedatize halde post-anestezi bakım ünitesine devredildi. Solunum sesleri daha iyi olan, rall-ronküsü olmayan, mekanik ventilatördeki FiO2 değerini düşebildiğimiz hastanın, kas gücü ve bilincinin yerine gelmesi, solunum derinliğinin iyi olması üzerine ekstübasyon yapıldı. Hasta bir ay sonra tekrar ameliyata alındı sorunsuz olarak cerrahi işlem gerçekleştirildi.
Tartışma ve Sonuç: Anestezi indüksiyonu sırasında regürjitasyon genellikle aspirasyona yol açarken, indüksiyondan önceki regürjitasyon nadiren aspirasyona neden olmaktadır.Aspirasyon yönetiminde; intraoperatif zamanında yapılan müdahaleler, aspirasyon ve atelektazinin agresif tedavisi ve yakın postoperatif izlem kritik bir rol oynamaktadır.
|