LOMBER SPİNAL FÜZYON AMELİYATI SONRASI MASİF PULMONER EMBOLİ
H.AKSU
1, FD.GEYİK
2, ST.TUNCA
2, TA.AYAZOĞLU
3
DOKUZ EYLÜL TIP FAKÜLTESİ 1 KARS DEVLET HASTANESİ 2 KARTAL KOŞUYOLU YÜKSEK İHTİSAS EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 3
Giriş:
Lomber spinal füzyon ameliyatı sonrası masif pulmoner emboli gelişen ve
trombolitik tedaviye cevap veren olgunun ileri tetkiklerinde intrakraniyal
kitle tanısı almasıyla gelişen süreci sunmayı amaçladık.
Olgu: Kırkdört yaşında bayan hasta ASA
II olarak kabul edilerek operasyona alındı. Genel anestezi altında L4 ve L5 total
laminektomi, bilateral L4-L5, L5-S1 diskektomi L4-L5-S1 posterior spinal
enstrumantasyon yapıldı. Peroperatif ve akut postoperatif komplikasyon
gelişmeyen hasta ekstübe edilerek servise gönderildi. Mobilizasyon sonrası 12.
saatte şuur bulanıklığı gelişen hasta anesteziyoloji, kardiyoloji ve kalp damar
cerrahisi tarafından değerlendirildi. Glaskow koma skoru 10, kan basıncı 60/40
mmhg olarak değerlendirildi. Hastaya sıvı resüsitasyonu ve pozitif inotrop
desteği başlandı. Solunumu yüzeyelleşen ve şuuru kapanan hasta entübe edilerek
yoğun bakıma alındı. Kardiyopulmoner arrest olması üzerine resüsitasyona
başlandı. Mevcut bulgular masif pulmoner emboli ile uyumluydu. Trombolitik
tedavi ve antiödem tedavi başlandı. Mekanik ventilatörde takip edilen hastanın
spontan solunumunun düzelmesi şuurunun açılması, arter kan gazı değerlerinin
normale dönmesi üzerine hasta ekstübe edildi. Çekilen kraniyal tomografisinde
sol paryetal lobda 28x33 mm boyutunda santrali hipodens çevresinde belirgin
ödemi olan kitle etkisine sekonder orta hat yapılarında 11 mm şifte neden olan kitle
izlendi
Tartışma: Spinal füzyon, diskal herni
operasyonları ameliyatı sonrası pulmoner emboli riski ile tromboflebit ve derin
ven trombozu % 0.1 sıklıkta görülmektedir. Akut kor pulmonale, siyanoz,
hipotansiyon, EKO’da sağ ventrikül hipokinezisi, interventriküler septumun sola
deviasyonu masif pulmoner emboli lehinedir. Olgumuzda EKO’da sağ kalp
boşluklarında ileri derecede genişleme, interatriyal septumda sola deviasyon,
ileri derecede triküspit yetmezlik saptandı. Bu bulgular literatür bilgileriyle
uyumluydu. Bilinç kaybı gelişen, sıvı resüstasyonuna yanıt vermeyen,
hipotansiyonu olan hastaya inotropik destek başlandı. Takibinin 20.dk’sında
kardiyak arrest gelişti. Masif PE sonrası senkop, sistemik arteriyel
hipotansiyon, kardiyojenik şok ve/veya veya kardiyak arrest gelişen hastalar
en yüksek riskli grubu oluşturmaktadır
Sonuç: Kardiyak resüsitasyon sırasında eş zamanlı tromboliz
uygulanması kısa sürede tedavinin başlanmasını sağlamakta ve resüsitasyonun
başarılı olmasında önemli rol oynamaktadır.
|