İlgili bildiri özeti aşağıda dikkatinize sunulmuştur. Bildiri özetini ilgili linkler aracılığı ile yazdırabilir, pdf doküman olarak kaydedebilir yada kabul yazısı alabilirsiniz.

PDF Kaydet Yazdır
Kongre Program

Tark 2008

S-50

YOĞUN BAKIM HASTALARINA UYGULANAN SUBKLAVYEN VEN KATETERİZASYONUNDA İŞARET NOKTASI YÖNTEMİ İLE İKİ BOYUTLU ULTRASONOGRAFİ YÖNTEMİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

Y.ALIÇ 1


VAN IPEKYOLU DEVLET HASTANESI 1

Subklavyen ven kateterizasyonu özellikle mekanik komplikasyonlar (pnömotoraks, hemotoraks, subklavyen arter delinmesi, sinir hasarı vb.) açısından önemli risk taşır. Ultrasonografi (USG) kılavuzluğunun internal juguler ven kateterizasyonunda başarı oranını artırdığını ve mekanik komplikasyon insidansını azalttığını gösteren birçok çalışma bulunmakla birlikte subklavyen ven kateterizasyonu ile ilgili sonuçları tartışmalıdır. Amacımız, yoğun bakım hastalarında subklavyen ven kateterizasyonunda gerçek zamanlı iki boyutlu USG kullanarak, ilk girişte başarı oranını ve işlem süresini belirlemek, oluşabilecek mekanik komplikasyonların sıklığını klasik işaret noktası yöntemi ile karşılaştırmaktır.

Başkent Üniversitesi Klinik Araştırma ve Etik Kurulu onayı ile hasta veya yakınlarının bilgilendirilmiş onamları alındıktan sonra hastanemiz Anesteziyoloji, Cerrahi ve Dahili yoğun bakım ünitelerinde takip edilen ve santral venöz yol açılmasına karar verilen 70 erişkin hasta randomize olarak iki gruba ayrıldı. Grup İN (n=35) işaret noktası yöntemiyle, Grup USG (n=35) iki boyutlu USG kılavuzluğunda subklavyen ven kateterizasyonu yapılan hastalar olarak tanımlandı. Ciddi koagülopatisi olan, 18 yaşından küçük ve acil santral venöz yol ihtiyacı olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Hastalar standart cilt temizliği ve örtmeyi takiben aynı uygulayıcı tarafından deneyimli bir uzman gözetiminde öncelikle sol subklavyen ven tercih edilerek işaret noktası veya ultrasonografi kılavuzluğunda kateterize edildi. Kateterizasyon süreleri, girişim sayısı, kateterizasyon başarısı ve kateterizasyon sırasında gelişen erken mekanik komplikasyonlar kaydedildi. Kateter yerleştirildikten sonra çekilen anteroposterior akciğer grafisi ile kateter pozisyonu ve pnömotoraks varlığı değerlendirildi.

Her iki grup demografik özellikleri ve ASA sınıflandırması yönünden benzer bulundu. Grup USG’de hedeflenen %80 ilk girişte başarı oranına ulaşılamazken kateterizasyon başarısı (Grup İN %94,3 ve Grup USG %88,6 p=0,67 ) ve ilk girişte başarı oranları (Grup İN %62,9 ve Grup USG %62,9 p=1,00) açısından her iki grup birbirine benzer bulundu. Grup İN’de 3 hastada 6 mekanik komplikasyon gözlenirken Grup USG’de 4 hastada toplam 4 mekanik komplikasyon geliştiği gözlendi. Gruplar arasında mekanik komplikasyon sıklığı açısından anlamlı fark bulunmadı (p>0,05). Grup USG’de kateterizasyon sürelerinin Grup İN’ye göre anlamlı daha uzun olduğu gözlendi (Grup İN 177,50 ± 128,09 sn ve Grup USG 229,64 ± 126,75 sn, p=0,008).

Sonuç olarak, yoğun bakım hastalarında subklavyen ven kateterizasyonunda gerçek zamanlı iki boyutlu USG kullanımı işaret noktası yöntemiyle karşılaştırıldığında ilk giriş başarısını artırmazken aynı zamanda kateterizasyon süresinde anlamlı uzamaya neden olmaktadır. Daha geniş kapsamlı karşılaştırmalı çalışmalarla iki boyutlu USG’nin subklavyen ven kateterizasyonunda mekanik ve enfeksiyöz komplikasyonlar ile tromboz gelişimi üzerine etkilerinin incelenmesi gerektiği düşüncesindeyiz.