SUPRAKLAVİKÜLER YAKLAŞIMLA TAKILAN SANTRAL VENÖZ KATETER UYGULAMALARIMIZIN DEĞERLENDİRİLMESİ
M.ÖZŞEKER
1, H.ERKAL
1, Y.USTACIK
1, D.PİROĞLU
1, L.SAİDOĞLU
1
DR. LÜTFİ KIRDAR KARTAL EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, I. ANESTEZİYOLOJİ VE REANİMASYON KLİNİĞİ 1
Yoğun bakım servislerinde santral venöz kateterizasyon uygulaması önemli yer tutmaktadır. Sıklıkla hızlı sıvı replasmanı, ilaç uygulaması, uzun süreli parenteral beslenme ve kardiyak parametrelerin invaziv monitörizasyonu için kullanılır(1). Subklaviyen ven kateterizasyonu için ise infraklaviküler ve supraklaviküler santral venöz olarak iki farklı anatomik girişim uygulanabilmektedir. Bu ileriye yönelik çalışmanın amacı, yoğun bakım servisimizde takip ve tedavi edilen olgularda subklaviyen ven kateterizasyonu için iki farklı yöntemi, başarı oranlarını ve gelişen komplikasyonları karşılaştırmaktır.
Ocak 2011 – Ağustos 2011 tarihleri arasında kliniğimizde takip ve tedavi edilen 80 hasta çalışmaya alındı ve incelendi. Hastalar uygulanan girişime göre rastgele, supraklaviküler girişim (Grup S) ve infraklaviküler girişim (Grup I) olarak iki gruba ayrıldı. Grup S olgularında, Yoffa tekniği(2) kullanılarak kateter iğnesi karşı meme ucuna doğru, sternokleidomastoid kas kenarından ve klavikulanın 1 cm üzerinde transvers yönde ve 15 derecelik açıyla yerleştirildi. Grup I olgularına ise klasik infraklaviküler yaklaşımla kateter yerleştirildi. Her iki grupta girişim sayısı, gelişen komplikasyonlar, işlem süresi ve başarı oranları kaydedildi.
Çalışmamıza alınan iki grup arasında yaş, cinsiyet, vücut kütle indeksi açısından saptanmadı. Olguların 57’si erkek, 23’ü kadın; ort. yaş 52.3±11.3 yıl; dağılım 19-72 yıl olarak bulundu. Kateter uygulama başarı oranları Grup S'de % 98 Grup I'da % 98 olarak bulundu (p > 0.05). Uygulama sırasında ve sonrası gelişen komplikasyonlar incelendiğinde; kateter kalış süresi, pnömotoraks, hemotoraks, katetere bağlı infeksiyon gelişimi ve malpozisyon açısından anlamlı fark bulunmadı. Girişim sayısı açısından iki grup karşılaştırıldığında, (Grup I)’de oniki hastada (% 30), (Grup S)’de ise üç hastada (% 7) iki ve daha fazla ponksiyon ile kateter yerleştirildiği belirlendi ve bu anlamlı olarak değerlendirildi (p=0.003). Arter ponksiyonunun (Grup S)’de altı hastada (% 14), (Grup I)’de ise bir hastada (% 3) geliştiği saptandı ve sonuç anlamlı bulundu (p=0.019).
Santral venöz kateterizsayon uygulamalarında farklı anatomik yaklaşımların her biri için değişik komplikasyonlar tanımlanmıştır(2). Santral venöz kateterizasyonun Aubaniac(1) tarafından ilk kez tanımlandığından bu yana subklaviyen ven sıklıkla kullanılmaya başlanmıştır. Subklaviyen venin geniş çapa sahip olması, venöz bir kapakçık içermemesi, sabit anatomik yapı göstermesi, tromboz ve infeksiyon oranlarının diğer girişim noktalarına göre düşük olması anatomik avantajlarıdır(2). Çalışmamız sonuçları subbklavian venöz kateterizasyon girişiminin başarı oranının yüksekliği ve komplikasyon gelişme oranının düşüklüğü ile ilgili yayınlarla uyumludur(2,3). Supraklaviküler uygulama sırasında, girişim sayısı ve arteriyel ponksiyon oranı daha düşük bulundu. Bunun başlıca nedeninin, uygulama bölgesinde subklavian venin cilde daha yakın ve düz olarak seyretmesi olduğunu düşünmekteyiz.
|