İlgili bildiri özeti aşağıda dikkatinize sunulmuştur. Bildiri özetini ilgili linkler aracılığı ile yazdırabilir, pdf doküman olarak kaydedebilir yada kabul yazısı alabilirsiniz.

PDF Kaydet Yazdır
Kongre Program

Tark 2018

EA-10

Orbita Kaynaklı Dev Kitlesi Olan Çocukta Anestezi Yönetimi

Azer İlbengü Kaptan , Naciye Türk Özterlemez, Gökçen Emmez, Kutluk Pampal , Berrin Işık, Çağrı Özdemir

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi , Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı, Ankara

Giriş: Giriş: Baş boyun bölgesinden kaynaklanan tümörlerde, kitlenin hava yoluna basısı, ağız açıklığını sınırlandırması hava yolu yönetimini güçleştirmektedir. Bu yazıda, orbita kaynaklı dev tümöral kitlesi olan çocukta anestezi yönetimi sunulmuştur.

Olgu Takdimi: Olgu: Sağ orbita kaynaklı, ağız yapısını da deforme eden dev kitlesi olan (5y-15kg-erkek) çocuk genel anestezi altında biyopsi alınması kararıyla değerlendirildi (Resim 1). Zor hava yolu hazırlığı yapıldı. 30mg propofol+10mg ketamin+2mg rokuronyum sonrası laringoskopi teknik olarak mümkün olmadığından, dar (<1cm) ağız açıklığından klasik yerleştirme yöntemine uymayarak LMA yerleştirildi. Havayolu güvenliği sağlandı. Biyopsi sırasında ani kanama gelişmesi üzerine; invaziv kan basıncı ve Hb takibine başlandı, Hb:6.7 g/dL ölçülmesi üzerine ES verildi. Kanama kontrolu sağlanıp biopsi tamamlandığında anestezi sonlandırıldı. Rabdomiyosarkom tanısıyla kemoterapi ve ekzenterasyon planlandı. İkinci operasyonda küçülen kitlenin solunum yolunu engellemediği görüldü ise de; cerrahi sırasında, bradikardi atakları gelişti. Kitlenin çıkarılmasıyla kardiyak ritm düzeldi. Operasyon bitiminde hasta sorunsuz uyandırıldı.

Tartışma: Tartışma: Rabdomiyosarkomlarda kitlenin ve kaynaklandığı yerin özelliklerine göre anestezide güçlüklerle karşılaşılmaktadır. Sunulan olguda ilk operasyonda zor havayolu, ikinci operasyonda ise bradikardi atakları ile karşılaşıldı. Dev kitlenin maske tutulmasını ve laringoskopiyi imkansız kılması, ağız kavitesinin ise normal olması nedeniyle, farklı bir teknikle LMA yerleştirilerek havayolu açıklığı sağlandı. Kronik hastalıklarda anemi; eritropoetin yanıtının ve demir emiliminin azalması nedeniyle sık karşılaşılan bir durumdur. Hastanın giriş hemoglobininin sınırda düşük olması, küçük ancak kanamalı bir cerrahi beklenmesi nedeniyle “restriktif transfüzyon stratejisi” planlanarak, ES hazırlandı. İntraoperatif kanama olunca verilmeye başlandı. İkinci operasyonda okülokardiyak refleks ile bradikardi atakları gelişti ise de hemodinaminin bozulmasına fırsat verilmedi. Sonuç olarak bu tür nadir karşılaşılan olgularda bütüncül ve dinamik bir anestezi yönetimi gerektiği kanısındayız.