ERİŞKİNLERDE NÖROMONİTORİZASYON TÜPÜ KULLANILAN TİROİD VE PARATİROİD VAKALARINDA GLİDESCOPE VİDEO LARİNGOSKOPUN MACİNTOSH LARİNGOSKOP İLE RANDOMİZE PROSPEKTİF KARŞILAŞTIRILMASI
Murat Güneş, Ayşe Surhan Çınar, Canan Tülay Işıl, Nurcan Coşkun, Hacer Şebnem Türk,
Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Şişli Hamidiye Etfal Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Anesteziyoloji Ve Reanimasyon Kliniği
Giriş ve Amaç: Tiroid cerrahisinin major komplikasyonundan biri olan Rekürren Laringeal Sinir hasarını önlemek için kas aktivitesini duyulabilir elektomiyografiksel sinyallere dönüştüren nöromonitorizasyon tüpü kullanımı en pozitif sonuçların alındığı tekniktir. Nöromonitorizasyon ile ölçülen uyarılmış potansiyelleri önemli derecede etkilememek için entübasyon sırasında düşük doz kas gevşetici kullanılması önerilmektedir. Düşük doz kas gevşetici kullanılması endotrakeal entübasyon koşullarını güçleştirebilmektedir. Çalışmamızda erişkinlerde nöromonitorizasyon tüpü kullanılan tiroid ve paratiroid vakalarında Glidescope Video Laringoskopun (GVL) Machintosh Laringoskopa (ML)göre hemodinamik yanıta ve entübasyon kalitesine olan etkilerini karşılaştırmayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Etik kurul onayı alındıktan sonra, yazılı bilgilendirilmiş gönüllü onayı alınan 18–65 yaş arasında , ASA I-II, elektif şartlarda nöromonitorizasyon tüpü kullanılan tiroid ve paratiroid ameliyatı olacak 180 hasta rastgele çalışmaya dahil edildi. Anestezi indüksiyonunda midazolam 0.02 mg/kg, propofol 2.5 mg/kg, remifentanil 0.25 mcg/kg/dk ile verildi ve kas gevşetici olarak 0.3 mg/kg roküronyum bromid uygulandı. GVL ile entübe edilenler grup G (n:90), ML ile entübe edilenler grup M (n:90) olmak üzere hastalar iki gruba ayrıldı. Her iki grupta entübasyon süresi ve deneme sayısı kaydedildi. Preindüksiyon, postindüksiyon, postentübasyon sonrası hemen ve entübasyondan sonraki 3. dakikadaki KTA (Kalp Tepe Atımı), Spo2 (Periferik oksijen satürasyonu), SAB (Sistolik Arter Basıncı), DAB (Diyastolik Arter Basıncı) ve OAB (Ortalama Arter Basıncı) değerleri kaydedildi. Ameliyat sonrası tüpte kan varlığı ve hastanın öksürüğü değerlendirilerek kaydedildi. Anestezi ve cerrahi süreleri kaydedildi. Bulgular: Entübasyon sonrası KTA, DAB ve OAB ortalamaları grup M’de Grup G’ye göre anlamlı derecede yüksek bulundu (p=0,006 p=0,029, p=0,001 p=0,013, p=0,011).Entübasyon süresi grup G’de (35,3±10,3 sn) grup M’ye (22,1±7,7 sn) göre anlamlı olarak yüksek bulundu. Deneme sayısında ve entübasyona bağlı komplikasyon (tüpte kan varlığı ve öksürük) oranında gruplar arasında anlamlı fark çıkmadı. Sonuç: GVL’nin uzun entübasyon süresine rağmen geliştirilmiş görünürlüğü sayesinde hemodinamiye daha az olan etkisinden ve mukozal hasarlanmayı artırmamasından dolayı ilk tercih laringoskopi yöntemi olabileceği kanaatindeyiz.
|