Minimal İnvazif Kardiyak Cerrahide Anestezi Deneyimlerimiz
Mehmet Can Özbaş, İpek Bostancı,
T.c Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim Ve Araştırma Hastanesi
Günümüzde kardiyak cerrahide minimal invaziv tekniklerin kullanımı cerrahi travmayı azaltması, yaşam kalitesini artırması, kozmetik sonuçlarının daha iyi olması, postoperatif dönemde daha az ağrılı olması, erken derlenme ve operatif mortaliteyi azaltması nedeniyle giderek yaygınlaşmaktadır. Bu çalışmanın amacı kliniğimizde minimal invaziv kardiyak cerrahide kullanılan anestezi tekniğini ve bu cerrrahi yöntemin erken dönem sonuçlarını incelemektir. Mart 2017 - Eylül 2018 tarihleri arasında Bakırköy Dr.Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde kapak patolojisi sebebiyle minimal invaziv cerrahi uygulanan sağ ve sol torakotomi ile kardiyopulmoner pompa eşliğinde gerçekleşen 17 açık kalp cerrahisi vakasının verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Yöntemler Hastaların standart olarak EKG, NIABP, IABP, sPO2, anestezi derinliği (BIS, PSI) ve serebral oksijenasyon (rSO2) monitörizasyonunun sonrası midazolam, fentanil ve roküronyum ile indüksiyonun ardından çift lümenli tüp ile orotrakeal entübe edildi. Tek akciğer ventilasyonu yapıldı. Entübasyon sonrası transözefagial eko(TEE) uygulandı. Hastaların demografik özellikleri, peroperatif kan transfüzyonu ihtiyaçları, postoperatif komplikasyonları, yoğun bakım ve hastanede kalış süreleri ve mortaliteleri kaydedildi. Bulgular Minimal invazif cerrahi geçiren 17 hastada postoperatif yoğun bakım ünititesinde kalış süresi ortalama 2.94 gün, postoperatif hastanede kalış süresi ortalama 3.76 gün olarak kaydedildi. Yaş ortalaması 45,1‘dir. Minimal invaziv AVR operasyonu yapılan bir hastada infektif endokardit tanısıyla reoperasyon görüldü. Bir hasta serebral iskemik enfarkt tanısıyla nöroloji takibine alındı. Bir hastamız akciğer herniasyonu nedeniyle postoperatif 15. ayda opere oldu. Postoperatif yara yeri enfeksiyonu görülmedi . Yara yeri enfeksiyonu nedeniyle reopere edilen hastamız olmadı. 14 hastada ortalama peroperatif 1,2 ünite eritrosit ve 2,1 ünite tdp replasmanı yapıldı . Sonuç Minimal invazif cerrahi teknikleri güvenli ve uygulanabilir tekniklerdir. Bu tekniğin kısa dönem sonuçları olumludur. Uygun hastalarda yapılan minimal invaziv yöntemler, postoperatif mekanik ventilasyon, yoğun bakım ünitesi ve hastanede kalıs¸ sürelerini kısaltır ve peroperatif kan ürünü kullanım oranını azaltır. Cerrahi teknik minimal olsa da, anestezi yönetimi daha komplike olabilmektedir. Yöntem belirlenmesinde önemli kriterlerden biri uygun hasta seçimidir.
|